Ana içeriğe atla

AĞABEY 15 KURUŞ DAHA VERECEKSİN

Böbrek taşımı düşürüyorsunuz, deşarj olmaya mı ihtiyacınız var, Sahra çölüne gitmeden 4*4 araç keyfini mi deneyimlemek istiyorsunuz, denge sorununuz mu var, sosyalleşmek hiç tanımadığınız insanlarla iç içe mi olmak istiyorsunuz; buyrun o zaman Kadıköy-Pendik minibüs hattına...

Bu yıl benim için hiç olmadığı kadar minibüs camiası ile omuz omuza bir yıl oluyor her yolculuğum ayrı bir keyif ayrı bir heyecan. Şoförler o kadar ince düşünceliler ki sizi daha evinizden çıktığınız an beklemeye başlarlar dıt dıt larını takip ederek kendinizi minibüs yolunda bulursunuz ve tam karsınızda belirir o usta şoför, sağ el vitesde sol el dışarı sarkmış içerideki misafirlerini rahatsız etmemek için sigarasını dışarıda tutarken elinin üşümesini bir an bile düşünmez, başını sağ omuzunun üzerinden uzatıp sizin yolunuzu gözler eğer onunla ilgilenmezseniz sizi minibüsüne alana kadar dıt dıtlamaya devem eder dıt dıt dıtttttttt....
Ayağınızı içeri atmanızla harekete geçmeniz bir olur ilk vites değişimi ile birlikte tam ücreti ödeyecek iken kendinizi bir anda en arkada tanımadığınız birinin kucağında bulursunuz; kalkarmısınız beyefendi, aman afedersiniz kusura bakmayın lütfen der ve dikkatli olmaniz gereken diğer bölüme geçersiniz bu kısımda çok dikkatli olmanız gerekiyor eğer ayakta yolcular varsa aralarından bir yılan edası ile sıyrılırken bir anda herşey başa dönebilir ilk sokak ağzında öyle sert bir fren gelir ki eyvah kaza oldu sanırsınız ama dışarda bekleme ihtimali olan yolcularını unutamayacak kadar kibar olan şoför bey yine dıt dıtlayarak o an sokak kedilerini beslemek ile meşgul olan melek hanım teyzeyi yolculuğa çıkarmak için bütün maharetini kullanır ama nafile Melek hanım teyzenin dikkati sadece kediciklerdir. Buna  bozulan Cevdet bey ( Şoförümüz ) söylenene söylene atak üstüne atak yapar vitesler ardı ardına değişmektedir sizse bir şekilde parayı uzatabilecek mesafeye ulaşmış cüzdanı yerine koymuş sol elinizle bulabildiğiniz en uygun tutamakı tutarken sağ elinizle uzanıp bir kişi Adatepe demeyi başarmanın mutluluğunu yaşarken, ağabey 15 kuruş daha vereceksin dendiğinde tüm dengeniz şaşar. Şoför bey ben hergün buraya gidip geliyorum yanlışlık olmasın dediğinizde yok yok aylardır böyle ile başlayan atışmayı sonlandırmak için sunduğunuz tüm argümanların şoförü sinirlendirip minibüse ralli yaptırmaya başlaması ile aman ya diyerek sağ elinizle en yakın tutamaka ulaşır sol elinizi cebinize götürmek için uzandığızda aksiyon başlar yıllardır düğünlerde oynamaktan kaçınmayı başarmışken bir anda kalçanız en tecrübeli dansözleri kıskandıracak şekilde bir sağa sola çalkalanmaya başlar  İstanbul'un bozuk yolları sizi öyle bir sallar ki hicbir böbrek taşı buna karşı koyamaz sizin kıvrak hareketleriniz şoförü çoşturunca müzik sesi iyice açılır ver çoşkuyu ver ! Aracımız ise umarsızca  yoluna devam etmektedir sonunda eksik kalan bakiye verilir ve eğer ayakta iseniz kendinize sağlam bir yer gözlemeye başlarsınız şansınız varsa sırtınızı dayamak için bir cam kenarı bulursunuz aksi halde tanımadığız biri ile dans etmeye başlarsınız, partneriniz her frende değişirken bir anda Cevdet bey hepimizi ilgilendiren o anonsu yapar: Yandaki arabaya geçelim evet benim buradan dönmem gerekiyor evet....
Yeni minibüs yeni heyecan ve tabii ki yeni dostluklar. İçinde halihazırda müşterisi olan minibüse geçiş yapınca daha bir kalabalık daha bir neşeli oluyoruz. En sonunda oturacak bir yer buluyorum ama en eğlenceli nokta bana kalmış, "Roller Coaster" ( Tema parklardaki hız treni ) yanında halt eder eğer sağlam durmazsanız alt komşumuz canım teyzeciğimizin uçtuğu gibi en ön sıraya uçar ayağı bacağı kırarsınız bu sebeple sağınızda ve solunuzdaki koltukların tutamaklarına öyle bir pençe atarsınız ki ellerinize kan gitmediği için parmak uçlarınız bembeyaz olur, aman olsun canım buradan uçmayayım da kangren olacak değilim ya. Yolculuk tam rutine bağlandı derken şoför arkadaşın cep telefonu konuşmalarına takılırsınız Mit'den emekli ajan şoför arkadaşımız diğer arkadaşları ile düşman minibüslerin lokasyonlarını ve plaka bilgilerini karşılıklı olarak paylaşmaya başlar amaç daha fazla müşteriyi kendi aracına alabilmektir böylece nasıl olduğunu anlamak mümkün olmasada sanki tüm araç bekleyen yolcular öndeki aracın önündeymiş gibi bir kovalamaca başlar artık bir Amerikan filminde figüransınız...

Bu kadar aksiyona dayanamayan Ayşe teyze atılır:   Oğlum yeter öldürecekmisin bizi yavaş yavaş ! Ayşe teyzenin müdahalesi ile biraz nabzınız düşmeye başlar bu sefer de duruma çok bozulan, eleştirilmeyi asla kabul edemeyen Cevdet bey trafiği durdurma stratejisine geçer. İçeride işine gücüne gitmekte olan yolcularını umursamadan yahu içeridekileri bırakın tek şerit olan minibüs yolunda arkadan gelen binlerce aracı sırf kendi istedi diye yavaşlatmaya başlar, böylece yine benim anlayamadığım şekilde yeni yeni yolcular görünmeye başlayacağını planlamaktadır tüm bunlar olurken İstanbul'un mütavazı trafiğide iyice kırmızıya dönmeye başlar.

Yavaş yavaş huşu içindeki ilerleyişine devam eden Cevdet bir anda irkilir, arkadaki araçlar hızlanması için durmadan kornaya basmaktadırlar ama neden neden... Duruma deliren Cevdet o kocaman cüssesinden sıyrılarak bir jimnastikci kıvraklığı ile küçücük camdan  beline kadar sarkarak arkadan gelen tüm kornalara bir kahraman gibi karşı koymaya başlar eğer diğer araçlar konuyu uzatmazsa kendinizi şanslı hisseder ve bir kavga olmadan yolunuza devam edersiniz duruma iyice üzülen Cevdet: para kazanmayalım mi bizden girip minibüs şoförlerinin o engin felsefe yeteneğini döktürmeye başlar... Artık kendinizi bambaşka bir dünyada hissetmeye başlarsınız arkanızda bıraktığınız günün tüm olumsuzlukları yavaş yavaş silinmektedir, vücudunuza uyguladığınız izometrik kuvvetler ile günlük spor ihtiyacınızı karşılamış evinize mutlu bir insan olarak dönmeye hazırsınızdır. Teşekkürler minibüsçü dostlar teşekkürler...

İstanbul'un en uzun caddelerinden biri olan bu hat minibüs yolu diye anılmaktadır. Umarım bu hegemonya tarafından uygulanan şiddet birgün son bulur ve  daha huzurlu daha nazik bir yolculuk yapma hakkımıza kavuşuruz.

Yukarıdaki ismi geçen isimler hayal ürünü olup yaşananlar gerçektir. Ek olarak tüm toplu taşıma araçlarında hergün buna benzer yüzlerce hikaye cereyan etmektedir. Bu şekilde araç kullanmayan tüm şoför dostları tenzi ederim ancak kendilerinin azınlık olduğunu düşünmekteyim. Herkese mutlu, sağlıklı keyifli yolculuklar dilerim...

Yorumlar

  1. Ağzına sağlık. Her hattan yüzlerce blog yazılacak hikayeler var. Hehehe

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız

Bu blogdaki popüler yayınlar

Salomon Kapadokya Ultra Trail 116 KM 3400M+

YİNE YENİDEN GÜZEL KAPADOKYA… 2015 yılında Kapadokya Ultra maratonunda 60 km koşup finish çizgisine geldiğimde 110 km için hazırlananları izleyip, inanılmaz bu çılgınlık demiştim ancak kendime itiraf edemesem de içimde bir yerlerde bunu yaşama arzusu çoktan alev almıştı bile… ÜŞÜYORUM… Üzerinden 2 gün geçti, yarış 22 Ekim günü başladı, benim için 23 Ekim 05:40 da bitti. Bugün 25 Ekim ve ben hala üşüyorum düşündükçe de   içim donuyor. Neyse en iyisi baştan başlamak hadi 1 Ocak 2016’ya dönelim… HAZIRLIKLAR Bu yarışa hazırlanmanın en iyi yolu antremanların arasına yarışlar koymaktı ve ilki 16 Nisan tarihindeki İznik Ultra 80k oldu. Bu yarış için 3 aylık bir program uyguladım ardından 3 yarışa daha katıldım Mayıs ayında Çekmeköy ultra 60k, 26 Haziran Sapanca ultra 50K ve son olarak Eylül ayında Kaçkar ultra 64K . Doğa harikası Kaçkar ultra zorluk derecesi ile gerçekten müthiş bir antreman olmuştu fakat yarattığı yorgunluk 1 ay sonra başlayacak Kapadokya ultra

ÇEKİRDEK - Salomon Kapadokya Ultra 30K- 2017

Senin için çekirdek yemek kadar kolay, kulağa hoş geliyor aslında, koş gitsin, sen ne kilometreler katettin bunumu yapamayacaksın, belki de yapamam belki de yaparım, haydi bu sefer de hislerimiz üzerinden bir ultra koşuya bakalım... Salomon Kapadokya Ultra 30K- 2017 120 kilometrelik Utmb/Tds maratonum 1 Eylül'de sona erdiğinde sıradaki hedefim aylar öncesinde belliydi, Türkiye'nin en iyi yarışlarından biri olan Kapadokya Ultra maratonunda 60k koşacaktım ancak daha önceki yıllarda 110k ve 60k parkurlarını tamamlamış olduğumdan 36k'da koşmaya karar verdim böylece hem tüm parkurları tamamlamış olacak hem de kendime daha kolay bir koşu ile ödül vermiş olacaktım. Kazın ayağı böylemi bunu daha sonra anlatacağım şimdilik yarış öncesine dönelim... Yarışlara mümkün olan en erken tarih ve saatte gitmeye çalışırım, ortama alışmak son hazırlıklarınızı rahat rahat yapmak çok önemlidir, bu sebeble 20 Ekim sabahı erken bir uçuşla güzel Ürgüp sokaklarının havasını teneffüs etmeye

Latmos Ultra 2021

Bodrum-İstanbul güzergahındaki Bafa gölü, birçoğumuzun mola verip çaylarımızı yudumlayıp yolumuza devam ettiğimiz bir su kıyısı gibi akıllarda yer eder. Geçen haftaya kadar benim içinde öyle olan Bafa gölü, Limitsensin'in düzenlediği Latmos Ultra Maraton'una katılmamla bambaşka bir çerçeveye büründü... Bafa gölünün arkasına geçmenizle birlikte sizi kucaklayan eski Karia yolu, aklınızı başınızdan alıyor... Yarış 10/17/45k.lık oldukça tırmanışlı ve sert zeminli parkurlarda koşulmakta. Organizasyon genel olarak oldukça başarılıyken, Otel ve pansiyonların kendilerine daha fazla yatırım yapmaları gerekiyor bu sebeple konaklama konusunda beklentilerinizi çok yüksek tutmayın. İleride Turizm bakanlığının da destekleri, biz koşucuların bölgeye yapacakları tanıtımlarla belki daha sevimli daha konforlu bir hale geleceklerdir... Yarışçılara özel birkaç not düşmem gerekirse, zemini iyi tutan ayakkabılar şart bunun yanında 17k parkuruna katılacaklar o kadar zorunlu malzemeyi taşımamak is