İda ultra maratonu böyle bir gecenin sabahında başladı benim için... İyi geceler arkadaşlar, iyi geceler, iyi geceler; yaşasın yarın çok eğleneceğim...
Saat 04:30 Günaydın Arkadaşlar...
Hızlıca yapılan son hazırlıklar, besleyici ve hafif bir kahvaltı ardından Aydos537, Ramada otel lobisindeki yerini alıyor. Saat 06:00 ve sabahın karanlığında bizi başlangıç noktası olan Yeşilyurt köyüne götürecek servislere doğru ilerliyoruz bir yanımda Alpaslan Bodur diğer yanımda Harun Alışır ama Alpay Dede yok neyse koca adam servisi kaçıracak değil ya evet öyle de oldu nam-ı diğer Kobretti son dakikada servisteki yerini aldı...
Neşeli bir yolculuğun ardından sevimli Yeşilyurt köyündeki heyecanlı bekleyişimiz başlıyor.
Herkesin yüzünde bilinmeze doğru yapılacak seyahatin endişesi var...
Saat 07:00 Koşalım Arkadaşlar...
Hızlıca yapılan son hazırlıklar, besleyici ve hafif bir kahvaltı ardından Aydos537, Ramada otel lobisindeki yerini alıyor. Saat 06:00 ve sabahın karanlığında bizi başlangıç noktası olan Yeşilyurt köyüne götürecek servislere doğru ilerliyoruz bir yanımda Alpaslan Bodur diğer yanımda Harun Alışır ama Alpay Dede yok neyse koca adam servisi kaçıracak değil ya evet öyle de oldu nam-ı diğer Kobretti son dakikada servisteki yerini aldı...
Neşeli bir yolculuğun ardından sevimli Yeşilyurt köyündeki heyecanlı bekleyişimiz başlıyor.
Herkesin yüzünde bilinmeze doğru yapılacak seyahatin endişesi var...
Herkesin yüzünde bilinmeze doğru yapılacak seyahatin endişesi var...
Yarış köy içinden tırmanışla başlıyor, hava nefis, koşmak için çok ideal, üzerimde kısa tayt ve kısa üst formam var. Tırmanış yaklaşık 3 km. kadar sürüyor yine herzaman ki gibiyim tüm vücudum sinyal veriyor sanki dizlerimden aşağısı dur koşma diyor bende koşmuyorum eklemlerimin iyice ısınması için onlara şans veriyorum herkes beni geçiyor, temiz havayı içime çekip küçük yürü koşlarla toparlanmaya çalışıyorum düzlüklere ulaştığımda biraz daha iyi hissediyorum ama hala Kara Tren gibiyim bir türlü hızımı alamıyorum.
Yarış köy içinden tırmanışla başlıyor, hava nefis, koşmak için çok ideal, üzerimde kısa tayt ve kısa üst formam var. Tırmanış yaklaşık 3 km. kadar sürüyor yine herzaman ki gibiyim tüm vücudum sinyal veriyor sanki dizlerimden aşağısı dur koşma diyor bende koşmuyorum eklemlerimin iyice ısınması için onlara şans veriyorum herkes beni geçiyor, temiz havayı içime çekip küçük yürü koşlarla toparlanmaya çalışıyorum düzlüklere ulaştığımda biraz daha iyi hissediyorum ama hala Kara Tren gibiyim bir türlü hızımı alamıyorum.
Adatepe Kontrol Noktası
Artık gün doğdu. Karşımda Adatepe Kontrol noktasından çıkıp gelenler, bizimkiler de aralarında çok hızlılar, hemen fotoğraflarını çekeyim.
Kontrol noktası benim için harikulade ziyafet sofrası gibi ne ihtiyacım varsa masada, limon, portakal, peynir, fıstık,kek
Gönüllü dostlar suluklarımı dolduruyor ben hızlıca birseyler atıştırıp, suluklarımı yerleştirip elime aldığım 1,2 parça beyaz peynir ile kontrol noktasından ayrılıyorum. Köy çok şirin keçileri çok meraklı...
Pat pat pat pat pat...
Küçük kara tren artık daha iştahlı, adımları daha güçlü, her aldığı yakıt onu rahatlatıyor, 15 km. geride kaldı artık koşmak istiyor ritmimi bulduğumu hissedebiliyorum, irili ufaklı inişler ve çıkışlar dert olmuyor, önümde fotoğraf çekip beni yavaşlatan gruplardan kurtulmaya da başladım ardından Doyran 29. km.de ki kontrol noktasına girip çok oyalanmadan oradan ayrılılıp tatlı bir tempo ile devam ediyorum hedef bir sonraki kontrol noktası. 35 km. koşucuları sona yaklaştıkları için iyice hızlanıyorlar onların temposu beni de hızlandırıyor yol keskin bir şekilde sağa kıvrılıyor yaklaşık 600mt. İndikten sonra aşağıdan gelen gönüllüler: Ağabey sen 90k.mı koşuyorsun dediklerinde, kaskatı kesiliyorum, yukarıdaki yol ayrımındaki tabelayı biri yada birileri sökmüş ve ben yol ayrımında kalabalıka uyarak gps.i kontrol etmediğim için yanlış yola girmişim, yanlış indiğiniz bir yolu geri dönmek kabus gibi... Organizasyona tavsiyem seneye buraya mutlaka bir görevli bırakmak lazım ve siz siz olun gps.li saat kullanın ve gözünüz haritada olsun. Burada kaybettiğim zamanı telafi etmem lazım elimden geldiği kadar koşuyorum ama moralim bozuldu ve kaybettiğim neşemi tekrar toplamazsam işler benim için iyi gitmeyecek neyse ki Altınoluk Sanayi kontrol noktasına varıyorum 40. km. civarındayım oyalanmadan çıkıyorum ancak güçlü değilim ve acil bir çözüm üretmem gerekiyor bende yokuşlarda saymaya başlıyorum 50 adım koş 50 adım yürü, say, say, say durmadan hareket et Alp. Bu şekilde 50k. Dedepınar köyüne ulaşıyorum burası yedek kıyafetlerimize ulaşabileceğimiz drop bag noktası, içinde yedek ayakkabıdan tutunda kuru formalara kadar hersey var ama hiçbir şeyi değiştirmiyorum sadece yer kaplamasın diye başlangıçta almadığım 1-2 enerji barını çantama atıyorum ardından çok fazla oyalanmadan yine limon, portakal, kola, fıstık ve peyniri iştahla yutup yollara revan oluyorum önümde artık nerdeyse 1 maraton kaldı bundan sonrasını eğlenerek koşmak benim işim, zeytin bahçeleri rüya gibi çok güzeller aralarından hızlıca süzülüyorum...
Zeytin bahçelerinden arasından bir köye yaklaşırken organizasyonu hazırlayan Polat Dede ve harika fotoğraflar çeken Onur Çam'a rastlıyorum, Polat Dede muzip bir gülümseme ile kontrol noktası öncesi bir yokuşun kaldığını ama çok zor gerçekten çok zor olduğunu söylüyor aslında o an şaka yaptığını düşünmüştüm fakat tamamı ile gerçekmiş, 60.km civarı bir ara yol bitti, ardından ellerimle topraktan yada küçük ağaç dallarından destek alarak tırmanmak zorunda kalacağım bir patikaya merhaba dedim. Bir şekilde sürünmeyi bitirip yukarı çıktığımda çok yorulmuştum tekrar bahçeler içine girince cebimdeki yiyeceklerden birini daha yedim, bu yolculuk boyunca enerji jeli hiç kullanmadım, 2. Kontrol noktasından itibaren tüm aralarda basit, heryerde bulunabilen hurmalı barlar, yerfıstıklı ezmeler gibi yiyeceklerden 1 er tane yiyerek destek aldım asıl takviyeyi ise kontrol noktalarında yapıyordum. Sonunda milli parklar sınırına ulaştım bundan sonrasında yokuş olmadığını biliyordum tatlı bir tempo tutturup Çamlıbel'e doğru koşturmaya başladım....
Çamlıbel'e ulaştığımda en heyecanlı, en güzel topluluk karşımdaydı, Soner Ulutan ve Devlet Pasin Ulutan'ı bekleyen destekçiler beni de muazzam karşıladılar. Genç gönüllüler inanılmazdı... Teşekkürler Çağrı Özdemir, Cansu Koşum, Melis İncel.
Ne kadar istemesem de buradan da hızlıca ayrılmalıydım, neşem artık zirve yapmıştı nasıl koşacağımı çok iyi ayarlıyordum önümde kısa bir süre sonra kavurmacılar kontrol noktası vardı, hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı kontrol noktasına ulaştığımda sadece numaramı gösterip durmadan yola devam ettim artık kazdağlarının karanlık yollarındaydım köpek havlamaları güçlendikçe kendimi koruma iç güdüsü ile elime 1,2 taş parçası aldım yaklaştıkça geriliyor karanlığın içerisinde onları görmeye çalışıyordum sonunda farkettim ki bir evin bahçesinde bağlıydılar soğuk taşları hemen bırakıp yokuşu tırmanmaya devam ettim, tepeye geldiğimde bir yandan işaretlemeleri bulmaya çalışıp bir yandan ilerliyordum bir süre sonra yine köpek sesleri gelmeye başladı yokuş aşağı iniyordum kısa bir süre sonra işaretlemeleri birilerinin yine bozmuş ve beni geldiğim yöne döndürdüğü farkettiğimde olan yine bacaklarıma olmuştu tekrar aynı yokuşu çıktım tepeye ulaşıp doğru yönü bulduktan sonra söylene söylene koş yürü ile son kontrol noktasına doğru ilerleme hareketine başladım. Bu bölüm artık daha sorunsuz daha kolaydı sakin sakin Beyoba kontrol noktasına yaklaşıyordum kısa süre sonra sevgili Atil Ulaş'ın önderliğindeki kontrol noktasına vardım hiç duraksamadan suluklarımı çıkarıp doldurmalarını rica edip hızlıca ihtiyacım olanları yemeyi bitirip teşekkür edip oradan ayrıldım. Yol beni seneler önce serin sularında ayaklarımı sallandırıp güzel bir piknik yaptığım Kızılkeçili köyüne getirdi. Bu sefer köy çok sakindi, huzur içinde mevsimini ve konuklarını bekliyordu...
Köyden ayrılınca artık asfalt parkurdaydım adımlarım çok güçlenmişti ileride yürüyen bir koşucu gördüm. Maalesef Alpay Dede sakatlanmış ve kalan mesafeyi cesaretle yürüyerek tamamlamaya karar vermişti benimle devam etmesini istediğimde sen devam et dedi üzülerek koşmayı sürdürdüm genelde bu tür yarışların sonlarında hiç yapmadığım kadar hızlanmıştım 1 km.i 5 buçuk dakikada koşuyordum ardından işaretlemeler tekrar karanlık zeytin bahçelerine girdi bir sağa bir sola döne döne ilerliyor kalan mesafeyi kontrol etmekten çekiniyordum artık bitişe yaklaşmış olmayı hayal ediyordum hızım artık düşüşe geçmişti, saati kontrol ettiğimde 2.5 km. kadar mesafem olduğunu gördümde, yarışı nefis bir sürede bitiren Harun Alışır'ın telefonu geldi nerede olduğumu soruyordu yaklaştığımı söyleyince beni karşılayacağını söyledi bir süre sonra da arkadaşım karşımdaydı, artık harika duygularla, sohbet ederek bitişe yaklaşıyordum ve alkışlarla 14 saat süren bu müthiş yolculuğu tamamladım. Okuduğunuz için teşekkürler, hep gülün hep mutlu kalın sevgilerimle...
Koşuculara Notlar...
İda ultrada baton kullanmadım ihtiyaç da duymadım ancak antrenman seviyenizi iyi bulmuyorsanız yanınızda olması işinize yarayacaktır.
Ayakkabı olarak mutlaka trail ayakkabısı kullanın taban desteği ve kaya koruması mutlaka olsun.
İnce kıyafetler ile koşulabiliyor ama hava şartları her an dönebileceği için alternatifleriniz mutlaka olsun.
Yarış oteli Ramada oteldi, biz orada kaldık ama hizmet konusunda kendilerine biraz çeki düzen vermeleri gerekiyor.
Organizasyon hakkında birçok şey söylenecektir ama ben sevdim ve keyifle koştum, parkur harika...
Yeni bir ultrada görüşmek üzere...
Aydos537 ekibinin final videosu için Harun'a teşekkürler...
Artık gün doğdu. Karşımda Adatepe Kontrol noktasından çıkıp gelenler, bizimkiler de aralarında çok hızlılar, hemen fotoğraflarını çekeyim.
Kontrol noktası benim için harikulade ziyafet sofrası gibi ne ihtiyacım varsa masada, limon, portakal, peynir, fıstık,kek
Gönüllü dostlar suluklarımı dolduruyor ben hızlıca birseyler atıştırıp, suluklarımı yerleştirip elime aldığım 1,2 parça beyaz peynir ile kontrol noktasından ayrılıyorum. Köy çok şirin keçileri çok meraklı...
Pat pat pat pat pat...
Küçük kara tren artık daha iştahlı, adımları daha güçlü, her aldığı yakıt onu rahatlatıyor, 15 km. geride kaldı artık koşmak istiyor ritmimi bulduğumu hissedebiliyorum, irili ufaklı inişler ve çıkışlar dert olmuyor, önümde fotoğraf çekip beni yavaşlatan gruplardan kurtulmaya da başladım ardından Doyran 29. km.de ki kontrol noktasına girip çok oyalanmadan oradan ayrılılıp tatlı bir tempo ile devam ediyorum hedef bir sonraki kontrol noktası. 35 km. koşucuları sona yaklaştıkları için iyice hızlanıyorlar onların temposu beni de hızlandırıyor yol keskin bir şekilde sağa kıvrılıyor yaklaşık 600mt. İndikten sonra aşağıdan gelen gönüllüler: Ağabey sen 90k.mı koşuyorsun dediklerinde, kaskatı kesiliyorum, yukarıdaki yol ayrımındaki tabelayı biri yada birileri sökmüş ve ben yol ayrımında kalabalıka uyarak gps.i kontrol etmediğim için yanlış yola girmişim, yanlış indiğiniz bir yolu geri dönmek kabus gibi... Organizasyona tavsiyem seneye buraya mutlaka bir görevli bırakmak lazım ve siz siz olun gps.li saat kullanın ve gözünüz haritada olsun. Burada kaybettiğim zamanı telafi etmem lazım elimden geldiği kadar koşuyorum ama moralim bozuldu ve kaybettiğim neşemi tekrar toplamazsam işler benim için iyi gitmeyecek neyse ki Altınoluk Sanayi kontrol noktasına varıyorum 40. km. civarındayım oyalanmadan çıkıyorum ancak güçlü değilim ve acil bir çözüm üretmem gerekiyor bende yokuşlarda saymaya başlıyorum 50 adım koş 50 adım yürü, say, say, say durmadan hareket et Alp. Bu şekilde 50k. Dedepınar köyüne ulaşıyorum burası yedek kıyafetlerimize ulaşabileceğimiz drop bag noktası, içinde yedek ayakkabıdan tutunda kuru formalara kadar hersey var ama hiçbir şeyi değiştirmiyorum sadece yer kaplamasın diye başlangıçta almadığım 1-2 enerji barını çantama atıyorum ardından çok fazla oyalanmadan yine limon, portakal, kola, fıstık ve peyniri iştahla yutup yollara revan oluyorum önümde artık nerdeyse 1 maraton kaldı bundan sonrasını eğlenerek koşmak benim işim, zeytin bahçeleri rüya gibi çok güzeller aralarından hızlıca süzülüyorum...
Zeytin bahçelerinden arasından bir köye yaklaşırken organizasyonu hazırlayan Polat Dede ve harika fotoğraflar çeken Onur Çam'a rastlıyorum, Polat Dede muzip bir gülümseme ile kontrol noktası öncesi bir yokuşun kaldığını ama çok zor gerçekten çok zor olduğunu söylüyor aslında o an şaka yaptığını düşünmüştüm fakat tamamı ile gerçekmiş, 60.km civarı bir ara yol bitti, ardından ellerimle topraktan yada küçük ağaç dallarından destek alarak tırmanmak zorunda kalacağım bir patikaya merhaba dedim. Bir şekilde sürünmeyi bitirip yukarı çıktığımda çok yorulmuştum tekrar bahçeler içine girince cebimdeki yiyeceklerden birini daha yedim, bu yolculuk boyunca enerji jeli hiç kullanmadım, 2. Kontrol noktasından itibaren tüm aralarda basit, heryerde bulunabilen hurmalı barlar, yerfıstıklı ezmeler gibi yiyeceklerden 1 er tane yiyerek destek aldım asıl takviyeyi ise kontrol noktalarında yapıyordum. Sonunda milli parklar sınırına ulaştım bundan sonrasında yokuş olmadığını biliyordum tatlı bir tempo tutturup Çamlıbel'e doğru koşturmaya başladım....
Çamlıbel'e ulaştığımda en heyecanlı, en güzel topluluk karşımdaydı, Soner Ulutan ve Devlet Pasin Ulutan'ı bekleyen destekçiler beni de muazzam karşıladılar. Genç gönüllüler inanılmazdı... Teşekkürler Çağrı Özdemir, Cansu Koşum, Melis İncel.
Ne kadar istemesem de buradan da hızlıca ayrılmalıydım, neşem artık zirve yapmıştı nasıl koşacağımı çok iyi ayarlıyordum önümde kısa bir süre sonra kavurmacılar kontrol noktası vardı, hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı kontrol noktasına ulaştığımda sadece numaramı gösterip durmadan yola devam ettim artık kazdağlarının karanlık yollarındaydım köpek havlamaları güçlendikçe kendimi koruma iç güdüsü ile elime 1,2 taş parçası aldım yaklaştıkça geriliyor karanlığın içerisinde onları görmeye çalışıyordum sonunda farkettim ki bir evin bahçesinde bağlıydılar soğuk taşları hemen bırakıp yokuşu tırmanmaya devam ettim, tepeye geldiğimde bir yandan işaretlemeleri bulmaya çalışıp bir yandan ilerliyordum bir süre sonra yine köpek sesleri gelmeye başladı yokuş aşağı iniyordum kısa bir süre sonra işaretlemeleri birilerinin yine bozmuş ve beni geldiğim yöne döndürdüğü farkettiğimde olan yine bacaklarıma olmuştu tekrar aynı yokuşu çıktım tepeye ulaşıp doğru yönü bulduktan sonra söylene söylene koş yürü ile son kontrol noktasına doğru ilerleme hareketine başladım. Bu bölüm artık daha sorunsuz daha kolaydı sakin sakin Beyoba kontrol noktasına yaklaşıyordum kısa süre sonra sevgili Atil Ulaş'ın önderliğindeki kontrol noktasına vardım hiç duraksamadan suluklarımı çıkarıp doldurmalarını rica edip hızlıca ihtiyacım olanları yemeyi bitirip teşekkür edip oradan ayrıldım. Yol beni seneler önce serin sularında ayaklarımı sallandırıp güzel bir piknik yaptığım Kızılkeçili köyüne getirdi. Bu sefer köy çok sakindi, huzur içinde mevsimini ve konuklarını bekliyordu...
Köyden ayrılınca artık asfalt parkurdaydım adımlarım çok güçlenmişti ileride yürüyen bir koşucu gördüm. Maalesef Alpay Dede sakatlanmış ve kalan mesafeyi cesaretle yürüyerek tamamlamaya karar vermişti benimle devam etmesini istediğimde sen devam et dedi üzülerek koşmayı sürdürdüm genelde bu tür yarışların sonlarında hiç yapmadığım kadar hızlanmıştım 1 km.i 5 buçuk dakikada koşuyordum ardından işaretlemeler tekrar karanlık zeytin bahçelerine girdi bir sağa bir sola döne döne ilerliyor kalan mesafeyi kontrol etmekten çekiniyordum artık bitişe yaklaşmış olmayı hayal ediyordum hızım artık düşüşe geçmişti, saati kontrol ettiğimde 2.5 km. kadar mesafem olduğunu gördümde, yarışı nefis bir sürede bitiren Harun Alışır'ın telefonu geldi nerede olduğumu soruyordu yaklaştığımı söyleyince beni karşılayacağını söyledi bir süre sonra da arkadaşım karşımdaydı, artık harika duygularla, sohbet ederek bitişe yaklaşıyordum ve alkışlarla 14 saat süren bu müthiş yolculuğu tamamladım. Okuduğunuz için teşekkürler, hep gülün hep mutlu kalın sevgilerimle...
Koşuculara Notlar...
İda ultrada baton kullanmadım ihtiyaç da duymadım ancak antrenman seviyenizi iyi bulmuyorsanız yanınızda olması işinize yarayacaktır.
Ayakkabı olarak mutlaka trail ayakkabısı kullanın taban desteği ve kaya koruması mutlaka olsun.
İnce kıyafetler ile koşulabiliyor ama hava şartları her an dönebileceği için alternatifleriniz mutlaka olsun.
Yarış oteli Ramada oteldi, biz orada kaldık ama hizmet konusunda kendilerine biraz çeki düzen vermeleri gerekiyor.
Organizasyon hakkında birçok şey söylenecektir ama ben sevdim ve keyifle koştum, parkur harika...
Yeni bir ultrada görüşmek üzere...
Aydos537 ekibinin final videosu için Harun'a teşekkürler...
Müthişsin Adaşım, yarışıda süper koştun, yazınıda süper yazmışsın, ellerine yüreğine sağlık, bi sonraki yarış raporunu heyecanla bekliyoruz, biraz uzun olsun, insan bitsin istemiyor..
YanıtlaSilYüzünden de gülümsemeyi asla bırakma, çok yakışıyor sana...
ayağınıza kuvvet diline sağlık..
YanıtlaSilBravo Alp. Tekrar tebrikler. 👏👏
YanıtlaSilmuhteşem ayaklarınıza sağlık
YanıtlaSilEllerine, ayaklarına sağlık. En iyi performansın. Daha nice yazılarını okumak istiyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler arkadaşlar, sağolun varolun...
YanıtlaSilbravo alp !çok temiz ,istediğinin ötesinde çok diri bir yarış çıkardın
YanıtlaSilTebrikler Alp, insanlara aynı parkurları koşturma hevesi aşılıyorsun teşekkürler.
YanıtlaSilAyaklarına sağlık
Tebrikler Abi harika yazı, süper bir finish olmuş. Bizi gururlandırdın. Ayaklarına ve kalemine sağlık.
YanıtlaSil